Ege’nin Akdeniz ile buluştuğu, dağların arasına gizlenmiş koylara hakim bu doğa evi projesinde; arazinin çok dik yapısı, tasarımda zorlayıcı bir etki yaratırken, koyduğu sınırlarla da baskısını hissettiriyor. Tasarım, fonksiyonların katlar arasında optimum dağılımı ile çözümlenirken; yapı, yamacın bir eklentisi değil, bir uzantısı; adeta bir organı olarak ortaya çıkıyor. Bu organik yapısı sayesinde doğaya uyumlu, doğanın bir parçası olarak hayat bulan yapı, sadelik ve doğallıktan ödün vermiyor. Çevreci yeşil bina özelliklerini taşıyan, karbon ayak izinin minimumda tutulması için gerekli tüm tedbirleri alan proje, geleceğin yaşamını bugünden tasarlama felsefesine hayat veriyor.